5 Aralık 2010 Pazar

AÇIK RADYO 15.yaşında YENİ MEKAN arıyor!


Açık Radyo'da (http://www.acikradyo.com.tr/)
 ilk programımı 1998 senesinde gerçekleştirmiştim.
Gençlik Programının eksikliğinden Ömer Madra'ya bahsedince, kendisi de benim neden yapmadığımı sormuştu. :) Ben de böylelikle masanın yapımcı tarafına ilk defa oturdum. " Gençlik Gözü ile Dünya" programında gençlerin yaşadıklarını ve yaptıklarını aktarmaya çalıştım.
Adını bugün ki kadar net koyamasam da yaşayarak öğrenmenin çok önemli olduğunun farkındaydım ve bunun için örnekler göstermeye çalışmıştım. 2 dönem pogram  yaptıktan sonra 2002 yılına kadar radyonun sadece dinleyicisi ve destekçisi oldum.          2000-2001 yıllarında Eğitim Gönüllüleri'ndeki Gönüllü Koordinasyon Merkezi'ni kurarken yaşadığım gönüllü ilişkileri, benim anladığım gönüllülük ile varolanlar arasındaki çelişkiyi gösterdi. Bu yükselen toplumsal dinamiğin kuramsal olarak da tartışılması gerektiğini düşündüm. Ve tabii yine doğru merci olarak Açık Radyo'ya teklifimi bu sefer ben yaptım. GÖNÜLLÜLÜK ve SOSYAL SORUMLULUK Programı bu şeklide başladı.
8 sene zarfında tam 389 sivil toplum temsilcisi konuğum olmuş! Bunun bana kazandırdığı birikimi hiç bir şeyle değişemem. Açık Radyo benden AÇIK KİTAP için program sayesinde programdan çıkarımlarımı  istediğinde bunu idrak ettim!
Belki ölçme ve değerlendirme teknikleri ile yapılmadı ama yaşanmışlıkları üstüste koyunca zaten birikim oluşmuyor mu? ASHOKA- Türkiye' yi yönettiğim sırada gönüllü çalışmalarının katkısını, saati 7 dolar dan hesaplamaya kalkan Amerikalı arkadaşa söylediğim gibi bazı şeyler vardır ki PAHA BİÇİLEMEZ !
Santral İstanbul'daki 15.yıl kutlama toplantısında radyo emektarları bir arada...!
İşte Açık Radyo'nun da hem bana, hem topluma katkısı PAHA BİÇİLEMEZ!
Bu nedenle 15.yılını kutlarken, kiralik yerinden de çıkarılırken bütün bilinçli kişilerin çözümün parçası olmak için bir araya gelmesi gerekiyor.
28 Kasım 2010 Santral İstanbul'daki kutlaması güzeldi. Ama şimdi daha da güzelini yapmamız lazım;
 Bilgi, emek, nakit ne varsa bir araya getirmemiz lazım!

Ben kendi adıma boya-badana, taşıma işlerinde GENÇTUR kanalı ile gençleri devreye sokabileceğimi söylüyorum.
Mimar ,mühendis, içmimarlar gönüllü olarak projenlendirip bir ekip çalışması yapabileceklerini belirtiyorlar.

Sosyal Sorumluluk Projesi olarak boya, kapı, seramik vb. ince inşaat malzeme üreticilerinden aynı bağış alınabilir.
Hatta  benim Eğitim Gönüllüleri'nde, ASHOKA da yaptığım gibi büyük şirketlerin 2 senede elden çıkardığı bilgisayar gibi ekipmanlar alınarak pırıl pırıl bir yenileme yapılabilinir.
Eğer bu konuyu takip edecek gönüllüye  ihtiyaç varsa onu bulmada da yardımcı olabilirim. Hatta ben de çalışabilirim. Yeter ki sesimiz daha GÜR çıksın!
Açık Radyo'nun 20.yılını daha güçlü, daha verimli bir mekanda kutlamak dileği ile...

Yolumuz açık, gücümüz bol olsun!

Hülya Denizalp


İncila Bertuğ-Hülya Denizalp-Uygar Özesmi- Melda Keskin
4 Açık Radyo Programcısı birarada


28 Kasım 2010 Pazar

JCI Avrasya Subesi ile Sosyal Girişimcilik konusunu tartıştık

JCI Avrasya Sosyal Girişimcilik Toplantısı,' nı 25 Kasım 2010 Çarşamba akşamı gerçekleştirdik.
Genç Girişimciler ile sosyal girişimcilik konusunu tartışmak benim için, güzel bir deneyim oldu. bu güne kadar akademisyenler ve farklı yapıdaki sivil toplum kuruluşu ve gönüllüler ile yaptığım konuşmalardan daha değişik içerikli bir toplantı oldu.
Örnekleme için Citi Bank ile Grameen Bankası'nı anlatırken sorulan sorular, karşımdaki kişilerin iş adamı olduğunu çok net olarak gösteriyordu. Bu da benim için güzel bir deneyim oldu.
 Zaten farklı bakış açılarının daima durumu daha geniş açıdan görebilme imkanı sağladığına inanmışımdır.
Bu toplantı da benim için benzer bir şansı getirdi.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Bolu'da ilk sosyal girisim egitiminin 1.bolumunu basariyla bitirdik

!0 Kasim günü Bolu'da Türkiye2de ilk defa uygulanan bir eğitimin eğitimcilerinden birisi olma keyfini yaşadım.
sosyal Girişimi özel girişmin önüne çıkaran anlayışı Dünya'da ilk defa ortaya atan kişi olan Freer Spreckley ile birlikte Bolu'da 3 günlük bir uygulamalı eğitim verdik.
Fatih Berber ile birlikte ve 20 STK mensubu arkadaşlarla fikirleri hayata geçirmenin ilk adımlarını attık.
British Council ve Bolu Valiliği'nin ortaklaşa düznelediği bu eğitimin en önemli taraflarında birisi de başarılı olan uygulamaların valilik tarafından desteklenecek olmasıydı.
Umarım bu ilk uygulama diğer illere ve STK lara da örnek olur ve benzer çalışmalara diğer illerde de başlarız.
Ülkemize hayırlı olması dileği ile...

asagidaki linke tiklarsaniz egitim ile ilgili fotograflari bulabilirsiniz

http://secure.smilebox.com/ecom/openTheBox?sendevent=4d6a41784e6a41784d44553d0d0a&blogview=true&campaign=blog_playback_link

8 Kasım 2010 Pazartesi

SOSYAL GİRİŞİMCİLİK nedir?

10 yıl önce Sosyal Girişimcilik kavramı ile tanıştığımda, çok heyecanladığımı hep söylerim.
Nedeni kendimi ifade eden bir kavram ile tanışmamdı!

'78 kuşağından birisi olarak değişen Dünya koşullarının çözüm yöntemlerini de etkilediğini düşünüyorum.
Bu nedenle bugün toplumsal sorunlarda çözümün parçası olmak için önce fark edilmek sonra da fark ettirmek gerekiyor, diye inanıyorum.
İşte bunu en iyi başaranların da SOSYAL GİRİŞİMCİLER olduğuna inanıyorum. Çünkü bugünün sisteminde fark edilmek ve fark ettirmek için girişimcilik özelliklerine sahip olmak gerekiyor.

AMA Dünya'ya bambaşka bir gözle bakarak !!!


Bu da yapılanları ve sonuçları çok farklılaştırıyor.
Girişimci ile Sosyal Girişimci arasındaki TEK FARK bu! Ama herşeyi farklılaştıran da bu!
Hayata bakış açıımızı değiştirmedikçe de doğru bir sosyal girişim yapmamız da mümkün olamayacaktır.

Burada kendi kurduğumuz işin toplum için de faydalı olmasından bahsetmiyorum.
İngilizlerin tanımladığı SOCIAL ENTERPRISE larında hem kişiye hem de topluma, eğer gerçekten ilkeli çalışırlarsa,  
faydası olabileceğini en azından GENÇTUR dan dolayı çok iyi biliyorum.
Benim SOSYAL GİRİŞİMCİ diye tanımladığım kişiler ASHOKA nın tanımlamasına yakın.

Girişimci ile Sosyal Girişimci arasındaki farklar nelerdir?
Bu konuyu bir sonraki yazımda ayrıntılı olarak ele alacağım.

3 Kasım 2010 Çarşamba

Gönüllülük ve Sosyal Sorumluluk

Sosyal girişimcilik konusunda daha önceden yazdıklarımı  toparlarken gözüme 3-4 yıl önce Açık Radyo Ansiklopedisi için yazdığım " Gönüllülük ve Sosyal Sorumluluk Programımın Bana Öğrettikleri"  ile ilgili yazı ilişti, paylaşmak istedim.

Gönüllülük  ve Sosyal Sorumluluk

Herkesin bakış açısına göre degistigi ama degismeyen tek seyin degismek oldugunu fark ettiren bir kavram!
 Dünya Görüşüne göre, aynı zamanda  kisi ve kurumların durduğu yere gore; konuyu değerlendirdiği bir kavram.
 Örnegin Batı toplumları voluntary dediginde aklı ifade ederken bizler gönüllü  diyerek gönlümüzü ortaya koyuyoruz.  Bu yaklaşım şekli bile tek başına olayın kültürel yapısını ortaya koyabiliyor.
 Mühendis analitik incelemesini yapıyor, duygusal yaklaşanlar gönül gözleri ile açıklıyorlar calışmalarını…
 Cok farklı çalışma alanlarında,  yerelin önemini ve ona uygun çözüm getirebilenlerin toplumsal başarıya ulaşabildikleri görülüyor. Sosyal Girişimcilik  çalışmalarının çok daha fazla kabul gördüğünü ve yeni yaklaşımların, yaratıcılığın bu alanda ne kadar önemli oldugu ortaya çıkıyor.
Sadece Türkiye’ye değil Dünya geneline de bakıldığında; duygulara hitap eden tantımların daha etki
li olduğu ve bu gerçeğin ışığında  yapılan kampanyaların duyguları hedef alması gerektiği söylenebilir. Bu bir anlamda bilinçlenme seviyesini öteliyorsa da gönüllü anlayışına  sahip olmaya başlayan kişi daha sonra bilinçlenerek calışmalarını daha ileri düzeye götürebiliyor.
Sosyal sorumluluk calışmalarında balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek hatta  daha da yeni bir tanımlama ile balık endüstrisini etkilemeyi hedef alanların sayısı giderek artıyor.
Sivil Toplumun, Özel Sektörü ve Kamuyu etkilemeyi hedeflemesi de giderek gelişen bir anlayış. Bu konuda başı çekenler yine sosyal girişimciler. Bunun böyle olması da zaten cok normal. Sosyal Girişimcilerin etki ve başarısını gören aktivistler ve kurumlar da onların yaptıklarını örnek alarak calışmalarını geliştiriyorlar. Böylelikle Dünya’da en cok istihdam artışı saglayan  3. güç olarak ortaya cıkıyor. Türkiye’de de daha  6-7 sene önce iş bulamayanların veya paraya ihtiyaci olmayanlarin calışmayı düşündüğü yerler olan STK larda, bugün başka iş fırsatları oldugu halde, toplumsal fayda saglayan kurumlarda calışmak isteyen gençlerin sayısı giderek artıyor.
Bir başka yeni açılımda sivil platformlar; Daha önce hic yana yana gelemeyen farklı görüşler yavaş yavaş diyaloglar içine girmeye başladı. Bunun sonucunda herkesin öğreneceği ve faydalanacağı yeni sentezlerin çıkmaya başladığını ve bunun giderek artacağını söylemek mümkün.
Olumsuz olarak söylenebilecek  konu ise; Fonlar! Bu fonların sayesinde güzel çalışmaların yanısıraa maalesef sadece para almak için yapılan projeler bu alanın yozlaşamasına neden oluyor. Çek Cumhuriyeti'nde ve Mısır’ın geçmişinde olduğu gibi olmamasi için bu fonlar kesildiğinde  Sivil Toplum kendini ayakta tutmak için şimdiden yeni seçenekler oluşturmak zorundadır. Bunlardan bir tanesinin de kamuoyu olusturarak “ Kar amacı gütmeyen kuruluslar” anlayışı ve kanuni alt yapısını oluşturmak icin devleti zorlamaktır.
Bir diğeri de bireysel ve kurumsal kimlikleri çözümün parçası olmak icin katılıma teşvik etmektir.
Sonuç olarak, STK ve Sivil duyarlılık alanında olumlu gelişmeler yasanmakta ve her sene bir önceki seneden daha olumlu ve doğru çalışmaların ortaya çıktığı gözlenmektedir.

2 Kasım 2010 Salı

Açık Radyo'da Toplumsal dönüşüm için SOSYAL GİRİŞİMCİLİK- SOCIAL ENTREPRENEURSHIP

10 yıl önce Tara Hopkins, beni ASHOKA Paneline davet ettiğinde hayatımın yeni bir dönemecinde olduğumu nereden bilebilirdim.
Toplantıda duyduklarım, beni ziyadesiyle heyecanlandırmıştı.Çünkü o zamana dek anlamlandıramadığım özelliklerim artık benim için netleşmişti.
Girişimci özellikleri olan ama para kazanmayı hiç bir zaman öne çıkarmayan birisi olarak sonunda kendimi anlayabiliyordum.Çünkü çevremde bu konuda bazı kişiler tarafından eleştiriliyor, bazı kişiler tarafından da farklı olarak yorumlanıyordum
Sosyal Girişimcilik kavramını idrak ettiğimden beri, bugünün koşullarında Türkiye için çözümün buradan geçtiğine inanıyorum.
Bu nedenle, her vesilede bu konuyu göndeme getirmeye çalışıyorum. Ashoka'nın dediği gibi 10 yılda düşünceler filizlenip toplum tarafından idrak edilmeye başlanıyor. http://www.ashoka.org/
Son 1 yıldır da Türkiye'de " Yeni bir TREND"  :( olarak algılayanlar varsa da, özellikle halkın içinden gelmiş kişilerin bu konuda başarılı olacaklarına hiç şüphem yok.
İyi niyetle de olsa halkın içinden gelmemiş kişiler ise umarım, kendi çevrelerinde yaptıkları ile büyük yanlışlar yapmazlar.
Burada benim kendime biçtiğim görev ise, yaşadıklarımı, gördüklerimi, bildiklerimi toplum adına doğru şeyler yapmak isteyenler ile paylaşmak olacaktır. İşte bu nedenle önce STGM den yayınlanan rehber ve Açık Radyo'daki programdan sonra FACEBOOK taki sayfayı açtım.Ve şimdi de daha fazla kişiye ulaşabilmek düşünce ile, blogu hayata geçiriyorum
Hayırlı olması dileği ile...